9 Eylül 2013 Pazartesi

Türkiye ve Müzik

Neredeyse hayatımızın tamamını kaplayan Müzik, Türkiye’de önem verilmeden yayınlanıyor. Yani çoğu insan parası ve fiziksel özelliğiyle gündemde yükselmeye çalışıyor. Günümüz pop müziği de bunlardan biri. Ama insanlar genellikle para ve görünümüyle yükselen insanları bu kategoride sıkça gördükleri için pop müziği küçümsemeye başlıyorlar.
Bu yanlış!
Müzik; dini, dili, ırkı olmayan ve oldukça bağımsız bir sanat dalıdır.
Bunun özel oluşunu, herkesin doğuştan müzik yeteneği olmadığından anlayabiliriz. Çünkü kimse doğuştan şarkıcı değildir, kimse doğuştan piyanist ya da gitarist değildir. Fakat bazılarının haklı olduğu bir diğer konu, yetenekleri olmadığı halde müzik yapmaya çalışan diğer insanlar..
Benim yanlış olduğunu vurguladığım yer tamamen kişisel yaklaşmamız gerektiğidir. Çünkü hem pop müzik yapıp hem de başarılı şarkıcılar bulunmaktadır. Gerek Türkiye’de gerek yurt dışında sevilerek dinlenmektedir. Bir diğer kural ise insanların müziğe yaklaşımı. Yani müziği hayatlarında ne olarak gördükleri.



Bazıları müziği derin düşünür. İnceler, dokur ve eleştirel bakar. Onlar seçicidir. Ve genellikle bu insanların çoğu da pop müziğe soğukkanlılık’la bakan kişilerdir.
Bazıları ise müziği rahatlama aracı olarak görmektedir. Dinledikleri şarkılar her ne olursa olsun o şarkıda kendilerini bulmak isterler. Bir anlam çıkarmak, hatta eğlenmek isterler. Bunlar bazen duygusal şarkıların anlamıyla duygularını yaşarken, bazen de hareketli bir şarkı ile müziği dansları ile birleştirerek eğlenmenin zevkini çıkarırlar.

Daha birçok insan vardır müziğe farklı pencereden bakan. Fakat bu yazıda anlatmak istediğim müziğin kısıtlanamayacak kadar özel oluşudur. Kişisel isimler vermek, onlar üzerinde eksikler üzerinde konuşmak her zaman daha doğrudur. Ama bizim milletimizin bir diğer ön yargısı ise yabancı müzikler olmuştur.

Bu konunun içinde iken müziğe farklı bakan diğer bir insan topluluğundan bahsedelim. Müzik, bazıları için kendi kültürüdür. Hatta sadece kendi şarkıları ve kendi dili haline gelmiştir. Müziği o kadar derinden kısıtlarlar ki, günümüz Eurovision yarışmasında bile Türkçe şarkı ile çıkmamızı doğru bulurlar.

Bu da yanlıştır…

Eurovisionkonusuna girerek konuyu farklı bir tarafa çekmek istemem. Ama Eurovision gibi dünya gündeminde yapılan bir yarışmada bazı kurallar, belli başlı bir düzen vardır. Her zaman politik işleyen bu şarkı yarışmasında yine müziğe önem verilmez. Açıkçası müziğe olan asıl saygısızlık budur.
Ülkeler kendi ülkesini orada temsil ettiği zaman elbette kendi dilimiz ve kültürümüz ile yansımamız gerekir.  Fakat Eurovision bunun için hiçbir zaman müsait olmaz. Bunun sebebi, diğer ülkelerin de bizi anlaması için genel bir dil ile katılımda bulunmamız kazanma ihtimalimizi oldukça yükseltmektedir.
Tabii dediğim gibi; Eurovision şarkı yarışması artık müziğe önem verilerek gerçekleştirilen bir etkinlikten çıkmış bulunmaktadır.

Benim sizlere önerim; bağımsız olun.
Aynı insanlar gibi… Müziği de akışına bırakmalı ve farklı şeylerin ülkemizde bulunmasına izin vermelisiniz. Oysa ki sizler de biliyorsunuz, bu zamana kadar hep türkçe şarkılar ve günümüze kadar uzanan bazı şarkıcılar ile görünmekte olan bir ülkeyiz. Fakat farklılığa ihtiyacımız var. Kaliteye… Kalite türkçe müzik ile de yapılabilir. Fakat insanlar ne zaman müziğe önem vermeye başlarlarsa bu ülkede, işte o zaman o şekilde de karşımıza çıkacaktır.

Bir de ülkemizin mesleki açıdan sorunları var. Her zaman söylüyoruz, neden ülkemizde iş imkanları böyle? Ben size söyleyeyim. Sizlerin de hayalinizde yaşattığınız ve gerçek olmasını istediğiniz bir meslek vardır. Bunu gerçekleştirmek için devlet bizlere bazı sınavlar sunar fakat bu sınavlar tahmin ettiğimiz kadar kolay değildir. Hatta istediğimiz bölüme göre de puan farkları değişebilir. Ama asıl değişmesi gereken şey tamamen SİSTEM.

Sınav dışında insanların yeteneklerini anlamak için bir araya gelinmesi ve düşünülmesi gerekiyor. Hele ki 5,5 yaşının artık okul yaşı olması, bir adım daha eğitimin gerilediğini göstermektedir. Onca sorun devletin gözü önündeyken, onlar pembe bir gözlükten bakar gibi bakarlar. Ne gibi sonuçlar doğurduğunu göremezler. Kolaylaştırmak yerine zorlaştırırlar. Bu mesleklerin içinde müzik de vardır. Sor bir üniversiteye giriş sınavı, üstüne binen  yetenek sınavları… Bir de oraya girmek için harcanan onca para…
Hiçbiri tam anlamıyla bir işe yaramaz. İnsanlar heyecan ile kapıda beklerken, bazıları gözyaşı içinde dönmektedir. Kazananlar gereken başarıyı gösterirken, bunu geliştirebilecek olan ama geride bırakılan ve bir konservatuar’a dahi girmeyen öğrenciler dışlanmaktadır.

Ama biz buna engel olabilecek hiçbir şey yapamayız.
Devlet yerine, karşımıza çıkan şarkıcıları suçlarız. Belki kişisel olarak suçlamak doğru olabilir. Suçlamak yerine eleştirmek, ya da yorumcu olarak bakmak…
Ama müziğin türünden ve dünya çapında başarı elde ediyor olan pop müziği, aslında oldukça bağımsız ve başarılı bir sanatın, başarılı bir parçasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder