13 Mart 2015 Cuma

K-POP Sektörü Hakkında Bilinmeyenler (SM Entertainment, JYJ ve daha fazlası)






Uzun zamandır siteyle ilgilenemiyor, belki de yazacak şey bulamıyordum. Fakat bu kez bulunduğum psikolojik durum ve insanların K-POP sektörü ve bu sektörün insanlara dayattığı zor şartlar nedeniyle bazı şeylerin açıkçası görünebiliyor olmasını istiyorum. UYANIN (!) Ben yıllardır müzikle ilgileniyorum. Çoğu kişi bunu biliyor, belki de ilk defa bloğumla karşılaşıyorsunuz. Daha önceden ben ne yapmalıyım, evet, müziği seviyorum ama ben nasıl bir müzik yapmak istiyorum diye kendi kendime istişare yapıyordum. Koreyle tanıştığım yıl bunu denemeye karar verdim. Dinlemediğim grup ve şarkıcı kalmamıştı. Ama sadece dinlemek bu sektörü anlamak için yeterli olan %10'luk seviyeyi bile karşılamıyor. Bu yüzden çok fazla araştırma yaptım. En nihayetinde gerçekler benim kapımı çaldı. Ve yine herkes biliyor ki en sevdiğim müzik grubu JYJ'dir. Söyleyecek çok söz, açıklanacak çok fazla neden var ama bu yazıyı her kimin hayranı olursanız olun sabırla okumanızı ve anlamanızı diliyorum. Çünkü hiçbir şey aslında göründüğü gibi değil. İnternet üzerinden müzik şirketlerinin Audition'ı hakkında geniş çaplı bir araştırma yapıyordum. Çoğu kez yabancıların yorumlarına rastladım. Herkeste tehlikeli bir yaklaşım var ama eminim ki kimse bunun farkında değil. Bilinen üç büyük şirket: 1) SM
2) YG
3) JYP
YG ve JYP için bu kadar olumlu bakacağım aklımın ucundan geçmezdi. Zira büyük şirketler gerçekten insanların kaldıramayacağı bir hayat şartı sunuyor ünlülere.. Buna insanların ikna olması için de daha kaç tane yetenekli insanın harcanması gerekiyor, bilemiyorum. Fakat her şey sizlerin, bizim, ünlüleri destekleyen, onlara her daim sahip çıkan hayranların elinde. Buna emin olabilirsiniz. En beğendiğim grup, JYJ grubuna dönmek 
gerekirse...


Kaçınız bu grubu tanıyor, kaçınız müziklerini dinleyip üyelerin bulunduğu dizileri izleme imkanı bulabiliyorsunuz bilemiyorum. Fakat her daim bu grubu insanlara göstermeye ve farkını ortaya koymaya çalıştım. Elbette herkes için kendi beğendiği grubun değeri başka bir grupla örtüşemez. Yalnız bilinmesi gereken bazı gerçekler olduğunu da tekrar hatırlatmadan geçmek istemiyorum.


Ben bu grubu dizisini izlediğim Park Yoochun ile tanıdım. Kendisi hala en beğendiğim oyunculardan biridir. I Miss You, Rooftop Prince başrolünü oynadığı dizilerden yalnızca bazıları. Kendileri hakkında araştırma yaptığım dönem çok yüzeysel sonuçlarla karşılaşmıştım. Herkesin bildiği, klasik bilgiler... Ama hafife alınacak şeyler olmadığına eski şirketleri SM Entertainment hakkında okuduğum yazılar ile bir kez daha tanık oldum. SMstan dedikleri, bu şirkete hayranlık duyan bazı insanlar var. Çevremde de böyle kişilere rastlıyorum. Ama herkes bilmeli ki beğendiğiniz gruba büyük bir hayranlık besliyor olmanız bulundukları şirkete de hayranlık beslemenizi gerektirmez. Zira (!) çoğu kişi sevdiği ünlülerin bulunduğu şirkette mutlu olduklarını, para ve bolluk içinde yaşadıklarını düşünüyor. Bunun aksini kanıtlayan o kadar çok olay meydana geldi ki, eski TVXQ grubu çok büyük bir grup olduğundan zamanında ayrılıkları gerçekten çok büyük ses getirmişti.


Diğer grupların bu şirketle veya buna benzer şirketlerle yaşadığı olayları araştırmadığım için henüz söz sahibi olduğum söylenemez. Son zamanlarda aklımda kalan tek şey Kris'in EXO grubundan ayrılmasıydı ve birkaç haber okuyarak anladım ki SM şirketi JYJ grubuna yaşattığı şeyleri halen şirketinden çıkan şarkıcılara da yaşatmaya devam ediyor. Bu da hala SM zihniyetinin değişmediğini gösterir. JYJ'den bahsetmeden önce bu şirket hakkında bilmeniz gereken önemli bir nokta olduğunu belirtmek istiyorum. Aslında bu birçok şirkette meydana geliyor fakat şarkıcıların, grup üyelerinin bu kadar ağır sonuçlarla karşılaştığı başka bir şirket daha tanımıyorum. Her ne olursa olsun, kesinlikle bölünmeyeceğine, birbirlerinden ayrılmayacaklarına inandığınız bir grup varsa, UNUTUN. Çünkü K-POP sektörü yenilenmeyi gerektiren bir sektör. En azından şirketlerin CEO'ları bu şekilde düşünüyor. Çünkü işin aslı, dertleri sadece PARA... Şimdi düşünüyorum, eğer JYJ şuan bulunduğu C-JeS Entertainment'dan memnun olmasaydı acaba sesini çıkarır mıydı? Neden olmasın? Kendileri Kore'nin en büyük müzik şirketine dava açtılar. Ne basit bir dava olduğunu söyleyebiliriz ne de şirket ile geçen tartışmaların yanlış anlaşılmadan ibaret olduğunu. Çünkü her şey bir iki günlük yaşanan olaylardan ibaret değil. Beğendiğiniz ünlülerin yaşadıkları da aynı şekilde... Her grubun bir gün bölüneceği gerçeğini kabullenmelisiniz. DBSK grubundaki Park Yoochun, Kim Jaejoong ve Kim Junsu üçlüsü şirkete dava açmasaydı bile şu tarihlerde SM'in kendi politikasına özgü bazı olaylar meydana gelecekti ki bunu şuan SNSD grubu dahi yaşamaya başladı
JYJ grubu için yazılan yorumların çoğunun nefret içerikli olması beni şaşırttığı gibi aynı zamanda da üzüyor. Grubu yüzüstü bıraktıklarını, ihanet ettiklerini söyleyerek aslında gerçekleri örtbas etmeye çalışıyorlar. Fakat kimse ne yaşadınız diye sormuyor. Buna rağmen grup üyeleri yaşadıkları her şeyi şarkılarıyla anlatıyor. Tabii bunu görebilen kaç kişi vardır, bilinmez. Ekibin hastane masraflarına kadar karşılayan bu grup, beklemedikleri bir zamanda borca giriyorlar. Sizce mantıklı geliyor mu? Ünün en büyük zirvesine ayak basmış bu 5 adam zenginliğin içinde boğulması gerekirken bir de borca giriyor. Bu olayı en iyi kanıtlayan şey, Park Yoochun'un yazmış olduğu "A Song Without A Name (İsimsiz Bir Şarkı) şarkısı. Sizler için bu şarkıyı tamamen paylaşmak istiyorum.






Sana daha önce bunu söyledim mi?
2003′de bir kaç aylık deneme süresinden sonra, bizler, takım üyeleri, ilk görevimizi kolaylıkla sonlandırdık.
2004′de bizler sayılamıyacak kadar yüksek sonuçlarla ayın çalışanıydık, ama bununla memnun olamazdık.
Kendimizi kontrol edemedik ve daha fazlasını istemeye başladık.

2005de biz denizaşırı ülkelerle anlaştık, Kore’deki gibi pürüzsüz olacağını düşünmüştük.
Ilk çalışmamızda elde edinebilecek en kötü sonucu almıştık, işte o an öz güvenim kaybolmaya başladığı andır.

Anlayamadığımız bir dil.
Hergün kendi odamızda veya ofisteydik.
Hapishane olmadığını savundukları hapishanede, bize kendi iyiliğimiz için olduğunu söyliyerek.

Aşırı derecede yanlızlık, göz yaşı ve öfke.
Bunlardı bizleri biz yapan.
Derken biz ne olursa olsun yollarımızı ayıramayız,
Derken biz hep beraber olmak zorundayız,
Derken bizler birbirimizin iyi huylarına benzemek zorundayız,
Biz bunları kalbimizde söyledik ve koşmaya devam ettik.

Bir gün, ciddi şekilde istediğimiz o üst mevkiye sonunda ulaştık.
Hepimiz telefonlarımızı aldık ailemizi ve arkadaşlarımızla temasa geçtik.

O gün sonunda gelmişti,
Ondan sonra herşey cok güzel yürümeye başladı.

Yüzlerce, binlerce albüm satışları, bütün ödüleri kazanmalar ve çalışmalarımızın karşılığında meyvelerini toplamak.
Öyle hissetti ki ağlamış olsak bile o gözyaşları yumuşacık aktı.

Bütün kederlerden ve mutluluklardan daha mutlu olmamızın nedeni
Pes etmek nedir bilmeyen bizlerin sonuna kadar koşmuş olması.
Herşeyden güclü olmamızın nedeni, bizler herdaim birdik.

Sen değiştin bile (sonsuza dek bu nokta’da duramam)
Sana sırtını dönen ilk kişi olacağım. (Sonsuza dek gözyaşı dökemem)
Senin ismini çağırıp duracağım, sen uzaklaşıp dursanda (uçur beni o gökyüzünün en yükseklerine)

Koşmuştuk uzun bir süreliğine,
Umulmadık büyük bir duvarla etrafımız sarıldığında,
Ve şu düşünce uzun süreliğine aklımda kaldı; “Hep böyle karanlıkmıydı?” .

Bir defasında bu oldu:
Ticari masraf yükseldikce, borçlarda yükseldi.
Durum tek başıma çözemiyeceğim bir hal aldı.

Şirket başkanımız (CEO) bir keresinde şu sözleri söylemişti bizlere:
Ne zaman bir ihtiyacın olduğunda bana söyle. Çünkü biz hep birbirimizin ailesi olacağız.

Ne zaman bir ihtiyacın olduğunda bana söyle.
Bu sözleri hatırlayarak cesaretimi toplayıp onu arayıp birşey rica ettim.

Içimde garip bir his olsa bile, o dönemde sırtımı dayayabilecegim tek kişi oydu.
Çünkü biz hep beraber olacak/kalacak bir aileydik.

Ben cesaretimi toplayıp ondan rica’da bulunmuş olsamda, tek elde etiğim onun soğuk bir şekilde red edişiydi.
Sözleri beni okadar sinirlendirdi ki.. Ama kendimi sakinleştirip tekrar bana yardım etmesini rica ettim.

Telefonu yüzüme kapattı.
Gözümden yüzüme akan gözyaşlarımı durduramadım.
O güne kadar onun ailem olduğunu düşündügüm kişi aslında ailem olmadığından doğru dürüst düşünemiyordum.

Bize ihtiyacı oldugunda bizler onun ailesiydik onun için. Bizlerin ona ihtiyacı oldugunda, bizler birer yabancıydık.
Daha da şaşırtıcı şeyler oldu zaman ilerledikce,
Sonunda denizaşırı ülkelerde ALTINkazandığımızı, sonuçların hayal edemeyeceğimiz kadar büyük olduğunu duyunca,
ben ofise zıplayarak yürüdüm ödememi almak için.

Grup üyelerimiz birbirlerinin gözüne bakıyordu heycanla.
Birbirimizi çok çalışmamızın sonucu olarak tebrik ettik.

Fakat bize verilen hesap kağıdında açıkta (zarar’da) olduğumuz yazıyordu.
Yazanları yanlış gördüğümü düşünerek tekrar baktım.
Bütün herşey gidenlerin altında listelenmisti.
Kahretsin, nasıl olurda okadar PARAmasraflara gitmiştir.
Ne tür bir masraf edilmişti ki bu kadar parayı yok edecek?

Gözlerime inanamadım ve onlardan bana daha önce hiç görmediğim hesapların detaylı raporlarını göstermelerini istedim.
Bana göstereceklerini söylediler, ama o birkaç kağıt parçasını hiç bir zaman görmedim, yaptığım tek şey çalışmaktı.

Zaman ilerledikğe sormak istediğim sorularında sayıları çoğaldı.
Başımızın ağrısı ne kadar büyüyorsa üyelerimizde o kadar yan yana gelip bunu düşünüyordu.

Eğer tek bir son söz daha söyliyecek olsaydım;
Şirket için yaptığımız seyler hakikaten şirket içinmiydi?

Tabi, diyelim öyle. Bizler, iyi kişiler, tek bunun kayıp gitmesine izin vereceğiz.
Unuturuz biz, şirket için, ve bunca sene beraber olan bizler için.
Ama bu doğru değil, onlar bize söylememen gereken sözler.

Ciddi ciddi bizi sonsuza dek hayal kırıklığına uğratmayımı planlıyordun?
Aradığında, tek yaptığın bizim grubumuzun üyelerinin arkalarından konuşmaktı, cok zordu sana güvenmek.

Bu tıpkı büyüklerimizin söylediği gibi. Senin için hala isteyerek PARA kazananlarımı tutmak istedin elinde?
Bir büyüğüm bana dedi ki; şirketin herzaman bahsetiği aile, şirketi bıraktığında sana hayatı dar eder.
Bu kelimeler aklımdan çıkmıyor.

Daha fazla söleyecek şeylerim olsa dahi,
Söyleyemem çünkü birilerinin bize bu şarkı çıktığında bize daha çok çektireceği düşüncesi beni engelliyor.

Her neyse, hayat zor olsa da, bizler çok çalışıyoruz ve iyiyiz.
Gerçekten gülmeye çalışıyoruz, birileri hala bize çektiriyor olsa da.

Bizim bu gayretlerimiz sadece bir sonuç için değil.
Bu çabalarımız bu düşünceyle güç buluyor;
Bizler pişmanlık duymadan ölüp bu dünyaya veda etmek istiyoruz.

-Yoochun’un yorumu-
Evet, sonuç olarak, JYJ olduk.
Dün ve bügün, tüm gün boyunca düşünmüş olsamda bunu
Ben gerçekten o zamanımın ve bügünümün farkını hissedemiyorum 25inci yaşımda.

Şimdi ben bu kalemı bırakacağım.
Ama kalbim şuan rahat.

Çünkü ben hayranlarımızın sevgisini hissedebiliyorum….
Kalbimde bunca zaman tutmuş olduğum yükü paylaşabileceğimi düşünüyorum.
Yine de hiç birşey kolay olmasada, kalbim rahat
Mutluyum çünkü hayranlarımız var ailemiz olarak.
Ben hep sizleri düşünüyorum….
Sizleri seviyorum.

Bu yüzden bize sonuna dek güvenebilirmisin?
Bize bizi sevdiğini söyliyebilirmisin?
Sonsuza dek çok çalışırız, bu yüzden yanımızda kalırmısın?

Çünkü biz hala sana sahibiz,
Ve sen hala bize sahipsin.

Söz veriyorum, nihayet sana herşeyi göstereceğim.
Evet, biz JYJ’iz.

“Sen sarayın duvarlarını yükseltip sağlam bir şekilde kapıları kapattın.
Aşkın hapis olmadığını söylerler.
Aşk özgürce uçması için serbest bırakmaktır.
Ama ben bu kadarını bile beklemiyorum.
Benim için yaratmış olduğun kişi yarısının yarısının yarısı değerinde bile değil.
Bizler kuyunun içinde edebiyen yaşayacak kurbağalardan başka birşey değiliz.”
(“Mozart!” muzikalinden bir parça)

Söyliyecek cok şeyim olsada
Burda sonlandıracağım.


Sonuna kadar okumuş arkadaşlarımıza içtenlikle teşekkür ediyorum. Gerçekten bu şarkının her kelimesi bir mesaj veriyor onları seven insanlara. Zaten bu konuda açıklamada da bulunmuşlardı. Hayranlarının gerçekte yaşadıkları şeyleri görmeleri için bu şarkıyı yazmış Yoochunumuz. 
İlk okuduğum zaman hayretler içinde kaldığımı da belirtmek istiyorum. Birçok kişi bu şirkette şarkıcı olma hayalleri kurarken, Kore'nin, belki de Asya'nın en ünlü gruplarından biri bu "saray" gibi görünen cehennemin içinde yaşıyordu. Nasıl tekrar çıkıp "DBSK grubu tekrar birleşsin, 5 kişi bir arada olsun" diyebiliyorsunuz? Yaşadıkları şeylerin farkında değil misiniz? Kim Jaejoong kaç defa şuan TVXQ grubunda bulunan Yunho'ya ulaşmaya çalıştı. Yunho - Jaejoong aşkını da bilirsiniz. Ben bile biliyorum. Ama onca mesaja rağmen yanıt alamıyor olmaları o grubun artık eskisi gibi arkadaş olmadıklarını gösteriyor. JYJ grubu bu konuda çok çabaladı ama Yunho'nun verdiği yanıt bile beni hala şoka uğratıyor. Dediği şey, "Bu doğru değil, hiçbir zaman temasımız olmadı. Zaten onlara ulaşmak istesek de numaraları değişmiş. Yani bizler numara tanıdık olmadığından açmamış olabilirsiniz. Bu aralar çok aranıyoruz. Herkesin numarasını cevaplamak bizler için zor." "Herkes"den kastının ne olduğunu hala anlayabilmiş değilim ama yıllarca beraber müzik yapmış olduğu bir insandan bahsediyor. Üstelik kaç defa Twitter'dan kendi hesabıyla mesaj attı. Hadi numara değişmiş olsun. O halde neden atılan Tweet'e verecek tek bir cevabın olmaz? JYJ grubu gerçekten çok iyimser davranıyor. Bunun sebebi de yıllarca yapmış oldukları müzik, yıllarca süren arkadaşlıkları... Fakat ben yine de SM'in etkisi altında olduklarını düşünüyorum ve neden 5 kişi olarak şirketten ayrılmadıklarını da halen merak ediyorum.


SM'in JYJ ile uğraşmadığını, kendilerinin başarısız olduğunu söyleyen insanlar da var. Belki de size şuan en iyi kanıtı sunabilirim. Geçen yıl 2014 K-POP World Festival Türkiye Finail'nin gerçekleştirildiği yıl Kore Konsolosluğu KBS kanalına beni önermişti ve sanırsam Ağustos'un 7sinde röportaj için evime gelmişlerdi. Röportaj gerçekten çok keyifli geçti ve bana sevdiğm ünlüyü sorduklarında Park Yoochun ve onun bulunduğu grup JYJ'i beğendiğimi söyledim. Fakat her zaman konuyu başka ünlülere çekmeye çalıştılar. Super Junior olsun, TVXQ olsun... Onlar hakkında gerçekten çok fazla konuştuğumu düşünüyorum fakat röportaj yayınlandığında onlar hakkında tek bir kelimeye bile rastlamadım. Kanallar, TV Programları ve diğer her şey SM Entertainment tarafından yönetiliyor. Neden mi? Nedeni şu ki SM büyük bir müzik şirketi ve o şirketle çalışan TV kanalının da program sunucusunun da maddi olarak kazanacağı değer büyük. O şirketteki şarkıcılarla çalışmak istediklerinden JYJ ile çalışıp kendilerine riske atmak istemiyorlar. Çünkü SM birini gözüne kestirdiği zaman asla peşini bırakan bir şirket değil. Bu yüzden herkes korkulu gözlerle bakıyor. Hatta JYJ'in ingilizce albümü çıktığında bile Amerika'yı arayıp albüm satışlarını durdurmalarını istediler. Avexle çalışmak istediler, engel oldular. Incheon Asya Oyunları için kendi programlarını erteleyip aylarca çalıştılar ama onlar yerine EXO'yu çıkarmaya karar verip, etkinliğin basın toplantısından bile haberdar etmediler. Düşünün bizim daha bilmediğimiz ne kadar çok şey var.


~


Beni etkileyen şey geçen haftalarda oldu. Kim Junsu'nun yeni albümü çıktı ve haliyle yeni bir klip de öyle... Şarkısı FLOWER'ı ilk dinlediğim zaman Junsu'nun K-POP'tan bağımsız dev bir sanatçı olduğunu anladım. Sahnelerde yaşattığı o müzikal havayı bu sefer albümüne o kadar başarılı bir şekilde taşımıştı ki gerçekten idol denebilecek bir insan olduğunu düşünüyorum. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum, sizin idol dediğiniz insanlar sadece popüler olanlar. İdol demek, örnek alınan insan demek. Güzel değilse yakışıklı değilse idol değildir gibi bir yaklaşım var Korede... Burada ise popüler olan idol oluyor herhalde. Ama bence asıl idol olan kişi Kim Junsu'nun ta kendisi. Aslında Junsu karakter olarak neşeli ve çocuksu bir özelliğe sahip fakat sahnede şarkı söylemeye başladığı zaman tanıdığım Junsu olmadığını fark ediyorum ya da içinde bir yerlerde olgun yatan bir erkek olduğunu düşünüyorum. DBSK grubunda da JYJ grubunda da maknae üye olmasına rağmen her şeyin en başından beri farkında olan kişinin Junsu olduğunu düşünüyorum. Zira şarkılarda verdiği mesaj bu sefer ürkütücü derecede klibinde yer alıyor (FLOWER). 




"Flower" şarkısının klibini ilk izlediğim zaman değişik 
ve etkileyici olduğunu düşündüm fakat internette okuduğum bazı yazılar SM veya şarkıda Junsu'nun aslında vermek istediği mesaj hakkındaydı. Klibi ilk izlediğimde anlamamış olsam bile o yazıları okuduğumda gerçekten klip mantıklı gelmişti. Çünkü şarkıyı ilk dinlediğinizde düşünüyorsunuz, "Aşk, kız çocuğu, bebek ağlaması ne alaka?" Albüm kapağı bile gizemli gelmişti bana ama artık her şey bir puzzle parçası gibi oturmaya başladı. Bu yüzden tekrar söylüyorum UYANIN!!
Öncelikle sizinle Junsu'nun yeni klibini paylaşacağım. Önceden izleyen kişiler olduysa da tekrar izlesinler. Klibi bitirince yazımı okumaya devam edin, lütfen.




Büyük bir ekip çalışması görüyorsunuz muhtemelen. Terminatör kafa, mavi gözler ve hatta şu ürkütücü balık... Daha önceden bir arkadaşımız bloğunda klibi yorumladığı için kendi yorumum gibi göstermek istemiyorum ve beni sadece öğrendiklerini size aktaran biri olarak görmenizi istiyorum. 

Klibin başında bulunan 3 adamın arkadaşımızın belirttiği gibi JYJ olduğunu düşünüyorum. Kafasındaki o metal şeyi atarak ben makine değilim yani ben robot değilim, senin kölen değilim demeye çalışıyor ve ağzına geleni söyleyen bir tavrı var gördüğünüz gibi.  Junsu bir anda tahtta beliriyor. Aslında mekanın geçtiği yer bir saray olarak gösteriliyor. Hani her şey çok güzelmiş ya o şirkette... İlerleyen dakikalarda küçük bir kız çocuğunu görüyorsunuz. Bazı yerlerde o kişinin SM olduğu yazıyor, bazı yerlerde ise Junsu'nun hayallerini, duygularını, saflığı ve samimiliği temsil ettiğini düşündükleri için kız çocuğunu kullandıkları söyleniyor. 
Mavi kusmadan sonra araştırdığımız kadarıyla bakır zehirlenmesi olduğunu görüyoruz. Bakır içtiği için mavi kusuyor ve kız çocuğunun Junsu kötü durumda olduğu için hoşuna gidiyor. Aslında yorumlanacak çok fazla şey var fakat bunun herhangi bir aşk hikayesiyle alakası olmadığını bilmenizi istiyorum. Klibin sonunda Junsu bir atın üzerinde şovalye kostümüyle duruyor. Hala ayakta dimdik durduğunu, hatta yeniden doğduğunu temsil ediyor olmalı ki Junsu'nun albüm kapağında kendisi anne karnındaki bebek gibi duruyor. 
Bahsetmek istediğim şey aslında JYJ yaşadıklarını açıkça insanlara anlatamadıkları için şarkılarla hayranlarına anlatmaya çalıştıkları... Fakat MALESEF çoğu hayran sadece kareografiye ve müziğe odaklanmış durumda. Zaten şuan sahip oldukları tek şey, biz, onu seven insanlar... Zannediyor musunuz ki reklam yapabiliyorlar? TV'ye çıkamıyorlar, programlara katılamıyorlar. Hatta grubun Back Seat adlı klibi erotik içerik bulundurması nedeniyle KBS kanalında gösterimden kalktı. Ne klipler çekiliyor, Hyuna'yı ve onun yine "erotik" içerikli olan şarkıları yayınlanıyor da neden JYJ bu niyetle engelleniyor? 

Düşündürücü çok fazla sorun var ve ben tüm bunları dün gece boyunca düşündüm, sizlerle paylaşmak istedim. Şuan gerçekten tutundukları tek şey hayranları. Çünkü ne büyük bolluk içindeler ne de reklamlarını yapabiliyorlar. Sahip oldukları tek şey geriye kalan hayranlar. Bu yüzden hedeflerime bir yenisini daha ekledim. Sizinle de paylaşayım. Madem hedefim müzik yapmak o zaman en büyük hedeflerimden biri Kim Junsu ile düet yapmak olsun dedim. Belki de şuan ağzınızı açmış kahkaha atıyorsunuz. Ben bile kendime bu konuda gülüyorum. Fakat sadece hedef koymak istedim bu konuda. Nedeni ise onlara destek olmak istememden kaynaklanıyor. Oturup saatlerce onları dinlemek ve ellerinden tutup onları yükseltmek istiyorum. Bir grubu gerçekten bu kadar sevip değer verdiyseniz, emin olun ki siz gerçekten o gruba manevi olarak da değer veriyorsunuz demektir. Onların görünüşleriyle ilgilenmiyorum. Zira grupta müziksel açıdan en beğendiğim kişi Junsu olmasına rağmen en tipsiz bulduğum da odur ama aralarından en çok sahneye yakışanı da... Yoochun'a duygusal olarak yakın hissediyorum. Abi gibi, eş gibi, kardeş gibi görüyorum. Jaejoong ise yalnızların adamıdır zaten. İhtiyacı olmasa da kalben onun da her zaman yanında olacağım. Yazımı okuduğunuz için tekrar teşekkür ediyorum. Lütfen bu gruba ve üyelerine sahip çıkın, şirket konusunda oldukça titiz olduğunuz gibi sanatçılarınızı da bir o kadar korumayı ihmal etmeyin. Şirketler aileleri gibi görünüp aslında onlara tamamen yabancı olan insanlar. Tek sahip oldukları sizsiniz. Sizin de tek sahip olduğunuz ve müzikleriyle beslendiğiniz onlar...



4 Eylül 2014 Perşembe

Korece Klavye - Korean Keyboard (한국어 키보드)

Eğer ki bilgisayarınızda Korece klavye'yi de kullanmak istiyorsanız o zaman bu yazıyı incelemeye devam edin^^

    
    Öncelikle sağ alt köşede olan ve dillerin bulunduğu kısma gelerek
"Dil Çubuğunu Göster" seçeneğine tıklayınız.

       
           Daha sonra ok işaretinin de bulunduğu kısma yani "Seçenekler" kısmına tıklayınız.

            
       
                                                                
                                                                                         Karşımıza kullandığımız bazı diller çıkacak. Ben zaten
                                                                Kore klavyesini kullandığım için gördüğünüz gibi
                                                                 Kore Dili başlığı altında bulunuyor.







                                  
    Ayarlamalar bittikten sonra işaretli olan kısımda "A" harfi çıkabilir.
 O zaman latin harflerle yazabileceğiniz anlamına gelir.
Ve o harfe bastığınızda çıkan 가 hecesi Kore klavyesine

     geçtiğini göstermektedir. 
~

Not: Normalde bunu ayarladıktan sonra klavyeyi kullanmaya başlarken bastığınız tuşlarda hangi Korece harflerin olduğunu ezbere bilmeniz gerekiyor. Çünkü bizim klavyelerimizde Korece karakterler görünmüyor ama yardım almak için önce sağ taraftan dil ayarını yapıp daha sonra bilgisayarınızda bulunan Ekran Klavyesini açarsanız hangi harfimizde hangi Korece karakterlerin olduğunu görebilir, o ekran klavyesi üzerinden de yazabilirsiniz:)



Not2: Eğer dillerin bulunduğu kısımda Korece'yi bulamıyorsanız o zaman bilgisayarınızın sisteminde yüklü olan bir dil değildir. Bilgisayarcıya götürüp onun yüklenmesini istemelisiniz.

 YAZIMI OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM~^^








19 Haziran 2014 Perşembe

Kore Restoranları




Uzun zamandır burada değildim ve hazır dönmüşken Kore'nin yemekleri ile dönmek istedim^^

Birkaç yıldır sürekli Kore'yi takip ediyor ve araştırmalar yapıyorum. Kore yemeklerini yeme fırsatını da İstanbul'da bulunan restoranlarda yakalamış oluyorum. Öncelikle gittiğim restoranlardan ve yediğim yemeklerden bahsedicem, daha sonra ise henüz gitmediğim ama İstanbul'da bulunan diğer restoranlar hakkında kısaca bilgi vericem.


                가야 (Gaya) Korean Restaurant 


Öncelikle oldukça temiz bir yer olduğunu söyleyebilirim. İlk defa gitmemin verdiği mutlulukla da yemeklerini yeme heyecanı bir anda artmaya başladı.
                        
                               Bize verilen menü.
Öncelikle önümüze birkaç mezeyi getirdiler. Ispanak, kimchi (vazgeçilmezimiz)
mantar,lahana gibi birçok mezenin tadına baktık. En acılı ama en sağlıklı
 ve en güzel olanını, yani kimchiyi ne zaman gitsem yemeden duramıyorum.


                      
                      İlk defa gittiğimiz için doğal olarak ilk önce merak
                      ettiğimiz yemek ramen oldu. Birçok dizide iştahla yenen
                      ramen nasıl bir  şeymiş öğrenmek istedik ve yemeye
                      başladığımız anda dilimizden
                      kulaklarımıza kadar hissetiğimiz acı yerini zevke bırakmıştı.
                            Oldukça lezzetli olan rameni yemenizi kesinlikle
                     tavsiye ederim.
Yeşil Çay'ı içmek gibi bir planımız yoktu ama merak
ediverdik yine diziler yüzünden.
Çayın biraz bekletilmesi gerektiğini söyleyen garson,
daha sonra bu küçük geleneksel bardaklara çayı
doldurmaya başladı. Pek tatlı bir şey olduğu
söylenemez ama sağlıklı bir içecek olduğunu yemek
sonrası hissettiğimiz hafiflik ile anlamış olduk.



  서울 (Seoul) Restaurant 

En son gittiğim restoranlardan biriydi. İlk gittiğimizde günün pazar günü olduğunu unutup
Sultanahmet'te deli gibi aradığımız restoranın kapısında dikilip öylece kalmıştık. Ama sonunda girmek
ve yemek yemek nasip oldu bize.

             
Yine oturup mezelerimizin gelmesini bekliyorduk. 
Bizde büyük bir gelenektir.
Gittiğimiz Kore Restoranı'ndan ramen yemeden çıkmayız.

Ama bu sefer bir değişiklik yapıp ortaya bir "Bibimbap" alalım dedik. Üzerine yumurta kırılmış,
soğanın yoğun olduğu ve hemen altında pilavın yer aldığı bir yemekti. Aslında fena sayılmazdı
ama eve gidene kadar ağzımız soğan kokularıyla dolmuştu.




서라벌 (Seorabeol) Korean Restaurant

Yine ailemle gittiğim restoranlardan biriydi. Diğerleri kadar beğenmemiş olsam da
Kore yemeklerini tatmak beni mutlu etti.


Aslında oldukça şık görünen bir yerdi. Bu yüzden yemeklerini yemek için sabırsızlanıyordum.
İlk defa gidiyor olmasam bile her seferinde aynı mutluluğu yaşamak gerçekten çok güzel bir duygu.
Çünkü yemeklerini yediğim zaman kendimi Kore'de yiyormuşum hissini veriyor. :')


Evet, bu sefer ramen yemedim! Bulgogi yedim. Sanırım et ile yapılan bir yemek ve Bibimbap'a çok benziyor. Neredeyse aynı olduklarını bile söyleyebilirim. Ama yanında getirdikleri çorba gerçekten yemeği lezzetli yapıyordu. Bayıldım!

En önemlisi ailem ile gitmiş olmam beni ziyadesiyle mutlu ediyordu. Onların beni bu konuda desteklemeleri,
gerçekten bu konuda ciddi olduğumu bahsetmemden kaynaklanıyor sanırım. O yüzden siz de ailenize
hayallerinizden bahsetmekten çekinmeyin ve onlara zor da olsa bu hayallerin nasıl olduğunu tattırma zevkini yaşatın.^^



~


Bunun dışında gidebileceğiniz birçok restoran bulunuyor. Henüz gitme fırsatını yakalayamadım ama birkaç isim ve adres vererek gitmek isteyen arkadaşlarımızı bilgilendirmek istiyorum.

HANSARANG Korean&Chinese Restaurant:
Adres: Sultanahmet Can Kurtaran Meydani No:10 SULTANAHMET / ISTANBUL
Telefon: 0-212-5161128 / 0-212-6380044

Teabeak Korean Restaurant&Karaoke Bar:
Adres: Receppasa Cad No:7 Taksim Istanbul
Telefon: 02122543911

Arirang:
Adres: Dikilitaş Mahallesi, Ömür Sokağı, No 2/B, Beşiktaş, İstanbul
Telefon: 0212 2580255, 0212 2580256

ANKA Restaurant:
Adres:
 Nişanca Mahallesi, Kennedy Caddesi, No 102, Fatih, İstanbul
Telefon: 0212 5208088, 05332980588